Dogum gunum vesilesiyle bir gece kalmak uzere Londra'ya gittik. Ben Manchester'da sakinlige ve rahata alismisim sanirim. Londra yine kalabalik ve yine cok yorucuydu.
Bir kere Christmas'in 1,5 ay oncesinden baslayarak Londra'ya adim atilmamasi gerektigini tekrar hatirladik. Yani Kasim ve Aralik Londra icin hic uygun zamanlar degiller. Ingilizlerin alisveris cilginligina bir de dunyanin her yerinden gelen turistler eklenince sokaklarda yurumek iskence haline geliyor. Sadece sokaklar mi ? Metro'ya kafanizi soksaniz bacaginiz disarida kaliyor.
Neyse kalabaligi ve trafigi bir yana birakirsak. Gecen gidislerimden birinde Pakistanli bir otel sahibi bana bir postcode verdi ve hem merkezde hem de haftasonu araba parketmek bedava olan bir cadde tarif etti. Haftasonu Londra'ya gidince artik hep oraya parkediyorum. Zira ilk gidisimde kapidaki tum gun 3 pound yazinia aldanip parkettigim otopark £35 istemisti. Megerse altinda kucucuk yazilarla persembeleri sabah 6:30 ila 7 arasinda arabayi birakirsan yaziyormus.
Ilk olarak arabayi birakip hemen 50 metre ilersindeki metrodan gunluk bilet aldik. Bu arada hava sicakliginin donma derecelerinde oldugunu da soylemem gerek. Cunku bu buz gibi hava icin kalin giyiniyorsunuz ama metroya binince ter icinde kaliyorsunuz. sonra metrodan cikinca o ter buz kesiyor.
Ilk durak Covent Garden'di. Metro istasyonunda asansorlerin onundeki devasa kuyrugu gorunce "amaaan genciz daha iki satir merdivenden mi cikamayacaz" gibi bir kahramanlik geldi ama o merdivenlerin 15 kat oldugunu duyunca kuyruktaki yerimize geri donduk. Wembley'd Sokak gosterilerini seyreden kalabaligin arasindan gecip Jamie's de yemegimizi yedik. Jamie Oliver burada TV'de yemek programlari ile meshur ve kendi adi ile restoran zinciri olan birisi.
Oradan Hyde Park'a gittik ama inanin soguktan ve kalabaliktan hic birseyin tadi tam cikmiyordu. Bu arada sanki Turkiye'deymiscesine her kose basindan Turkce duymayi yadirgamadigimi soyleyemem.
Sonra havanin kararmaya baslamasiyla (ki kisin ingiltere'de en gec 4'de karariyor.) Notting Hill'e gittik. sokak pazarinda bir uctan bir uca uzun uzun yuruduk. Alisveris yapacak pek birsey kalmamisti. Genelde insanlar tezgahlarini kapatiyorlardi ama yine de atmosfer guzeldi.
Tekrar metro ile arabaya ulastik ve Wembley'deki otele dogru araba ile yola ciktik. asagi yukari 1 saat surdu 10 millik yol.
Sabah hemen hizlica British Museum'a bir daldik (giris bedava ancak kapida aramalardan falan gectiginizden kuyruk oluyor). Saat 11:15 dekiyemek rezervasyonuna gec kalmamak icin kostura kostura muzeyi gezdik. Neden bu saate rezervasyon yaptirdin demeyin 1 hafta kala bir yere rezervasyon yaptirmak neredeyse imkansiz. cok cok oncesinden planlamaniz gerekiyor gezinizi. Rezervasyonu yaptirdigim yer Sky Garden'daki restoransi. Sky Garden bir gokdelenin tepesinde kurulmus olan dev bir teras ve botanik bahcesinin ortasindaki bar restoran cafe grubunun genel adi. Inanilmaz bir manzara ve cok saglam fiyatlari var. kucucuk porsiyonlara kocaman fiyatlar odeyerek ayriliyorsunuz. Ancak yeterince erken davranabilirseni sadece gezmek icin ucretsiz rezervasyon yaptirabiliyorsunuz.
En nihayetinde Oxford Street'deki Simit Sarayini da ziyaret edip bol bol simit depolayarak (bu arada bir simit £1.65) Manchester'imize geri donduk.
Netice
Bir kere Christmas'in 1,5 ay oncesinden baslayarak Londra'ya adim atilmamasi gerektigini tekrar hatirladik. Yani Kasim ve Aralik Londra icin hic uygun zamanlar degiller. Ingilizlerin alisveris cilginligina bir de dunyanin her yerinden gelen turistler eklenince sokaklarda yurumek iskence haline geliyor. Sadece sokaklar mi ? Metro'ya kafanizi soksaniz bacaginiz disarida kaliyor.
Neyse kalabaligi ve trafigi bir yana birakirsak. Gecen gidislerimden birinde Pakistanli bir otel sahibi bana bir postcode verdi ve hem merkezde hem de haftasonu araba parketmek bedava olan bir cadde tarif etti. Haftasonu Londra'ya gidince artik hep oraya parkediyorum. Zira ilk gidisimde kapidaki tum gun 3 pound yazinia aldanip parkettigim otopark £35 istemisti. Megerse altinda kucucuk yazilarla persembeleri sabah 6:30 ila 7 arasinda arabayi birakirsan yaziyormus.
Ilk olarak arabayi birakip hemen 50 metre ilersindeki metrodan gunluk bilet aldik. Bu arada hava sicakliginin donma derecelerinde oldugunu da soylemem gerek. Cunku bu buz gibi hava icin kalin giyiniyorsunuz ama metroya binince ter icinde kaliyorsunuz. sonra metrodan cikinca o ter buz kesiyor.
Ilk durak Covent Garden'di. Metro istasyonunda asansorlerin onundeki devasa kuyrugu gorunce "amaaan genciz daha iki satir merdivenden mi cikamayacaz" gibi bir kahramanlik geldi ama o merdivenlerin 15 kat oldugunu duyunca kuyruktaki yerimize geri donduk. Wembley'd Sokak gosterilerini seyreden kalabaligin arasindan gecip Jamie's de yemegimizi yedik. Jamie Oliver burada TV'de yemek programlari ile meshur ve kendi adi ile restoran zinciri olan birisi.
Oradan Hyde Park'a gittik ama inanin soguktan ve kalabaliktan hic birseyin tadi tam cikmiyordu. Bu arada sanki Turkiye'deymiscesine her kose basindan Turkce duymayi yadirgamadigimi soyleyemem.
Sonra havanin kararmaya baslamasiyla (ki kisin ingiltere'de en gec 4'de karariyor.) Notting Hill'e gittik. sokak pazarinda bir uctan bir uca uzun uzun yuruduk. Alisveris yapacak pek birsey kalmamisti. Genelde insanlar tezgahlarini kapatiyorlardi ama yine de atmosfer guzeldi.
Tekrar metro ile arabaya ulastik ve Wembley'deki otele dogru araba ile yola ciktik. asagi yukari 1 saat surdu 10 millik yol.
Sabah hemen hizlica British Museum'a bir daldik (giris bedava ancak kapida aramalardan falan gectiginizden kuyruk oluyor). Saat 11:15 dekiyemek rezervasyonuna gec kalmamak icin kostura kostura muzeyi gezdik. Neden bu saate rezervasyon yaptirdin demeyin 1 hafta kala bir yere rezervasyon yaptirmak neredeyse imkansiz. cok cok oncesinden planlamaniz gerekiyor gezinizi. Rezervasyonu yaptirdigim yer Sky Garden'daki restoransi. Sky Garden bir gokdelenin tepesinde kurulmus olan dev bir teras ve botanik bahcesinin ortasindaki bar restoran cafe grubunun genel adi. Inanilmaz bir manzara ve cok saglam fiyatlari var. kucucuk porsiyonlara kocaman fiyatlar odeyerek ayriliyorsunuz. Ancak yeterince erken davranabilirseni sadece gezmek icin ucretsiz rezervasyon yaptirabiliyorsunuz.
En nihayetinde Oxford Street'deki Simit Sarayini da ziyaret edip bol bol simit depolayarak (bu arada bir simit £1.65) Manchester'imize geri donduk.
Netice
Çok ilginçtir. TR de hiç simit yemesek dahi yurtdışında yaşamaya başlayanlar tarafından en çok aranan yiyecektir simit. Aslında bir yandan da bulması en zoruda simittir. Kebab, döner, lahmacun, peynir, zeytin vb. hepsi bir şekilde bulunuyor. Yemekleri de aynısı olmasada deneyerek yapıyoruz ama simit zor. Simit sarayı ve bir kaç girişimci sayesinde daha ulaşılabilir oldu, pahalı olsada.
YanıtlaSilBen de NY de kaldığım 9 ay içinde simitin nasıl yapılacağını bile araştırmıştım, kaldı ki TR de hiç aramam. Simit sarayına NY de 5 kere gittiysem döndükten sonra iki yılda 5 kere gitmemişimdir :).
İsveç'te yaşayan bir arkadaşım TR ye geldiğinde bol bol götürüp buzluğa koyduğunu söyledi.
Kanada daki benim bildiğim en aktif turk email grubunun adı simitkokusu.
Sizde simit depoladığınızı söylediğinizde iyice emin oldum, simit bizim için gerçekten farklı yeri olan bir fastfood.
simit oyle de ben aslinda en cok kokoreci ozluyorum. Fakat onu ulkeye sokmam biraz zor. :)
Sil