23 Ekim 2010 Cumartesi

Sarmaşık

Kimi hayatlarındaki monotonluktan şikayet eder, kimi bu monotonluktan kurtulmak için uğraşır, kimi monotonluktan şikayet etmeyi sever kurtulmayı istemez. Bir yerde uzun süre yaşamak, çevre, aile, arkadaşlar vs derken sarmaşıklarını ayağından başlayarak doluyor insanın vücuduna. Tek sarmaşığım eşim ve çocuğum onlarda sarsınlar beni farketmez. Ama onları saran sarmaşıkları ne yapacağız ? Ben kendiminkileri kesiyorum da onların sarmaşıklarına ulaşamıyorum.

Labirentteki Fare

Gitme zamanı yaklaştıkça, iş ciddiye bindikçe eşim tuhaf endişelere kapılmaya başladı. Buradaki evimizi kiraya vermeyelim ki geri dönülebilsin, sen ilk başvuru döneminde yalnız mı gitsen biz sonradan mı gelsek gibi konuşmalar başladı. Değişim kolay değildir tamam, ama bunları baştan konuşup bu karara bir senede varmıştık. Bu saatte bu hareketler beni ciddi düşündürüyor. Yani insan hayatını değiştirirken o kadar çok parametreyi hesaplamak zorunda ki, neredeyse bu parametreler hayatın akışı değişmesin diye denkleme eklenmiş gibi gözüküyor.

Bu durumdayken gözümün önünde bir deney faresinin labirentte peynire koşması canlanıyor. Zaten karışık olan labirentte ilerlerken tam yolu buldum peynire ulaşacağım dediği sırada deneyi yapan bilim adamı labirente bir duvar daha ekleyip o yolu kapatıyor. Eğer bilim adamı yolu sürekli değiştirirse ve duvarlar eklerse peynire ulaşmak o fare için mümkün müdür ? Demek ki farenin engelleri aşma becerisi değil, peyniri ne kadar istediği ölçülüyor. Yani hayatı değiştirmek sadece bir parmak şaklatmasıyla yapılan değil, üzerine emek harcanan, sebat edilen bir konu olunca mümkün sanırım. Hayatımın başlarında bu daha kolaydı. Parametre sayısı o kadar azdı ki neredeyse hesaplama bile yapmamıştım. Yaşadığım şehri, mesleğimi, kariyerimi bir günde değiştirmiştim. Şimdi işler çooook kompleks.

Bu tarz büyük bir adım planlarken alternatif büyük bir plan daha oluşturmak ikisini de batırabilir. Yani hayatımızı değiştirelim diye bütün inceleme, araştırma, planlama, projelendirme adımlarını gerçekleştirdikten sonra odaklanmış bu hedefe giderken yolda hedef olmazsa diye ikinci bir hedefe aynı anda koşmak oldukça zorlayıcı. Tek bir şey var ki bir dereceye kadar yedekli gidebiliriz. Benim mesleğim bilgisayar programcılığı olduğu için yazdığım programları birden fazla dil desteğinde geliştirirken iki pazar için de bir noktaya kadar kullanılabilir ürünler çıkartmam mümkün. Ama iş şirket kurmak, pazarlama vs olduğunda konu biraz çetrefilleşiyor. Yapacak birşey yok ana plana sadık kalacak, bir tane yavru plan üzerinde çalışılacak ve peynire doğru ilerlenecek. Gerisini göreceğiz.

1 Ekim 2010 Cuma

Giderayak Ruh Halim

Plana göre Ocak ayının 2. haftası gibi gidiyorum. Dolayısıyla Ekime geldiğimiz bu günlerde nasıl bir ruh hali içinde olduğumu anlatayım biraz.

Kararımı kesinleştirdiğimden beri sürekli İngiltere hakkında bilgi edinmek için internetteyim. Bloglar, forumlar, ansiklopedik bilgiler, gazeteler ve resmi kurumların siteleri içinde sürekli dolanarak en ufak bir bilgi kırıntısını bile kaçırmamaya çalışıyorum. Özellikle benim gittiğim gibi Ankara Anlaşması ile gidenlerin tecrübelerine ihtiyacım var ama kapağı atan unutmuş arkasını galiba. Pek tecrübe yazılmamış. Danışmanlık sitelerinde biraz bilgi var o kadar.

Edindiğim bilgiler kimi zaman iş, kimi zaman sosyal yaşam, kimi zaman devletin uygulamaları ile ilgili. Hepsini küçük bir defterde notlar halinde saklıyorum. Keşke daha çok insan yaşadıklarını aktarsaymış.Her gün bir başka bilgiyi daha öğrenip defterime kaydediyorum. Huy işte illa her yönden sağlam basmam lazım. Bir taraf sakat kalacak diye ödüm patlıyor.

Burada da halihazırda yaptığım işin ufak ufak benden bağımsız hale gelmesi için uğraşıyorum. Üzerimdeki bilgileri ve sorumlulukları aktarıyorum. Zaten pek çalışasım olmadığından rölantide günü geçiriyorum diyebilirim. Kafamda sürekli aynı sorular geziyor. Yeteri kadar para kazabilecek miyim ? İş konusunda başarılı olabilecek miyim ? Ne kadar para ile gidersem problem olmadan geçişi sağlayabilirim ? İçimde iki tane adam birbiri ile sürekli kavga ediyorlar biri gitmeyi biri alışkanlıkları savunuyor. Neyse ki gitmeyi savunan adam daha kaslı :)

Bu arada Türkiye'den gelir takviyesi için bazı işleri bağlamaya çalışıyorum, site bakımı vb. gibi uzun vadee sabit gelir getirecek işleri yakalamaya çalışıyorum. Az da olsa bir sabit gelir önemli. 300 ordan 500 buradan derken aylık belli bir miktara ulaşabilirsem rahat rahat gideceğim. Bir de evi kiraya verebilseydik çok güzel olacaktı ama eşim şimdilik 1 sene en azından kalması taraftarı. Ben tam tersine kiraya verelim en azından bir katkısı olur hem de aidat yakıt vs ödemeyiz diye bakıyorum. Onu da anlıyorum. Birşeyler ters giderse dımdızlak kalmayalım diye düşünüyor.

Nihayetinde ruh halim sanki hayata yeni başlayacakmışım gibi bir his ile doluyum. Manchester değil de daha kırsal bir yer olsa çok daha iyi olacaktı ama bu bile iyi bir gelişme olacak. Bakarsın oradan da kırsala kaçarım. İçimde gidelim buralardan dürtüsü oldukça kaçmanın sınırı yok. Dünya büyük ve bizim bunu değerlendirebilecek kadar zamanımızın olmaması ne kadar kötü değil mi ? Keşke her şehirde 1 sene hatta 6 ay yaşayacak olsak. Ne kadar çok gidilmesi gereken yer var. Ben bu zamana kadar en azından Türkiye'de gitmedik yer bırakmadım. Artık tatil olduğunda daha önce gitmediğim yer bulamaz hale geldiğime göre ve tatil için deniz kenarı da dağ başları da ormanlar da anadolu da değerlendirildiğine göre zamanıdır başka fırsatları kovalamanın.

Şimdi Kurban bayramında 8 gün için bir kere daha ailecek gideceğiz ingiltereye nihai gidişimizden önce. O dönem içinde alıcı gözle bakmam gereken çok şey var. notlar alıyorum gidince şunu araştır, bunu öğren diye. Bu gidişimde Londra Luton'dan Manchester'e uygun saatli bir otobüs bulamadım. O yüzden araba kiraladım. İyi de oldu. Şimdi gittiğimizde araba olacak altımızda ve şehrin istediğimiz yerini görebileceğiz. Hatta şehir dışını da . Bu bile heyecan verici. Geçen sefer gittiğimde çalıştığım yerin genel müdürü bir kaç günümüzün içine etmişti. Oralardan buraya online bağlanıp saatlerce birşeyler hazırlamak zorunda kalmıştım. Şimdi Kurban bayramı olduğu için buradan arayacak kimse yok. (zaten o zamana kadar çalışılıp çalışılmayacağı şaibeli)