30 Eylül 2010 Perşembe

Gittikten sonra

Öncelikli olarak ben nihai gidişimden önce son bir kere daha oraya gideceğim Bu benim ikinci gidişim olacak ki üçüncü gidişimde Ankara Anlaşmasına başvuruda bulunacağım. . Bu aslında projenin son aşamaları için biraz da gereksiz gözüken bir gidiş ama yine de böyle bir plan yapmıştım ve biletleri almıştım.

Bu gidişimde sadece araştırma inceleme yapmayı hedefliyorum çünkü Ankara anlaşması vizesini almadan herhangi bir satınalma yapmam yersiz olur. Yine de bir kontörlü (pay as you go) telefon kartı alacağım çünkü ilk seferindeki roaming ücreti canımı yakmıştı.
Hat kıyaslamaları ve fırsatlar için mobiles.co.uk sitesi oldukça yardımcı oluyor.

Ankara anlaşması vizesini aldıktan sonra asıl yapılması gereken konular var. Yapılması gerekenler için araştırırken bulduğum web sitesi adresleri veya telefonları ise şöyle
National Insurance Number : 0845 6000 643 / www.hmrc.gov.uk
British Telekom - Sabit hat bağlatmak için 0800 800 150
Laptop almak için : laptopsdirect.co.uk
Araba alırken fiyat makul mü kontrol etmek için www.parkers.co.uk
Araba hasarlarını kontrol etmek için www.theaa.co.uk
Acil Servis numarası : 999

27 Eylül 2010 Pazartesi

Gitmeden Yapılacaklar

Gitmeden önce bazı konuları hazırlamanın zaman kazandıracağı aşikar. Dolayısıyla kendime aldığım notları burada yazmak ve gittiğimde ne kadar hazır olduğumu görmekte fayda var.
  • Orada yapacağım işler için kontrat taslakları hazırlamak. - Orada kontrat çok önemli olduğuna göre ne kadar bu konularda hazır olunursa o kadar iyi demektir. 
  • Web ve Windows için yazılım altyapılarını hazırlamak. - Daha hızlı proje üretmek için hemen her projede yer alan bazı bölümleri tekrar kullanılabilir formatta hazır etmek gerek. 
  • Kendi web sitemi hazırlamak. - hatta yayına sokmak gerekiyor ki arama motorlarında çıkmaya başlasın. 
  • Bir yıllık iş planı hazırlamak. - Böylece neredeyim nerede değilim kontrolünü kendi kendime yapabilirim. 
  • En az 20-30 bin TL civarında bir para temin etmek. 
  • Paket programları çoklu dil desteği ile tamamlamak. - Böylece gider gitmez satışa hazır bir ürün olacak elimde
  • Arama motoru optimizasyonu ile ilgili işlemleri bir checklist haline getirip güncellemeleri kontrol etmek. Böylece orada yapılacak işlerde arama motorlarında hızlı yükselme ile isim yapabilmek.
  • CD-DVD arşivlerimi taşınabilir harddisklere transfer etmek. Yükte hafif ve taşınabilir hale gelmek. 
  • Doküman arşivimi scan ederek taşınabilir harddisklere aktarmak. Böylece uzaktan bir belgeye ihtiyaç duyduğumda elimin altında olmasını temin etmek.
  • Evde satılabilecek ve işe çok yaramayan herşeyi satmak. (bilgisayar parçaları, dergi kolleksiyonları vs)
  • Evde kalan manevi değeri yüksek herşeyi en az yer kaplayacak hale getirmek ve mümkünse evi boyalı kiraya verilebilir hale getirmek. Bu aşamada gerekirse gitmeden babama vekalet bırakıp tamam dediğimde evdeki eşyaları depoya teslim ederek evin kiraya verilmesini sağlamak lazım. depo kirası düştükten sonra ev kirası düzenli banka hesabına yatarsa ek bir gelir elde edebilir ve aidat ve yakıt giderlerinden kurtarabilirim. Depo'lar ile ilgili yaptığım fiyat araştırmasını aşağıda yazdım. 
Depo ararken iki tane yer buldum. bunlar www.pratikdepo.com ve www.depoturk.com.tr 

depolarken kullanılan konteyner boyutları ve aşağı yukarı fiyatları şöyle :
1m x 1m x 2m aylık 45 TL + KDV ve nakliye bedeli 175 TL + KDV
1m x 1.5 m x 2.3 m Aylık 75 TL + KDV ve nakliye bedeli 175 TL + KDV
1.5m x 2m x 2.3m Aylık 135 TL + KDV ve nakliye bedeli 230 TL + KDV

Bunlardan Paratik depo'da +1 oda hizmeti diye bir hizmet var en büyük boy için 9 aylık kontrat yapıldığında
nakliye bedeli yok.

Ev eşyalarını İngiltere'ye taşımayı düşünmüyorum. Taşısam taşısam kitaplarım ve manevi eşyalar olacak ki bence gerek yok. Giyim için buradan götürme fiyatına oradan almak mümkün. E evler de mobilyalı olduğuna göre pek taşınacak birşey kalmıyor. Kap kacağı da götürmeyeceğime göre kitaplar, kap - kacak, eşimin çeyizleri gibi malzemeleri depoya koymak ve bir gün geri dönersek dımdızlak kalmamak için saklamak mümkün. Mobilyaları kaça bulursak okuttuk mu ev kiraya verilebilir.

Tüm bu yukarıdaki işleri 3 ay içinde tamamlamak gerekiyor.

Plan

Plan hayaldeki konuyu yere indirmek, ayaklarını yere bastırmak için attığım ve atacağım adımlardan oluşuyor.

Neredeyse herşeye sıfırdan başlayacağım için adım adım izlediğinizde rehber fonksiyonu içerecek bu yazdıklarım. Ancak belli bir paranoya içinde olunca şimdi yazıp sonra yayınlayacaklarım olacaktır. Onun da kusuruna bakmayın artık.

Hayal neydi? gidişatından memnun olmadığım hayatımda radikal bir değişiklik yapmak. Şimdiki hayatım, yaşadığım ortam, çalıştığım iş, kazandığım para, çevrem kısaca herşey bana rahatsızlık verdiğine göre değişikliğin tümünü kapsaması kadar normal birşey olamaz.

O yüzden bu konuda yapılabilecek en radikal değişiklik olan İngiltere'ye yerleşmek ve hayatımın geri kalanını orada geçirmek üzerine plan yapmaya başladım. Bunca sene her konuda o kadar ince eleyip sık dokumuşuz ki alışkanlık olmuş. Dolayısıyla en küçüğünden en büyüğüne kadar her konu için bir plan ile yola çıkmazsam içim rahat etmiyor.

Planlanması gereken konular kısaca;
Gitmek ve yasal prosedürler, iş, konaklama, sağlık, aile, kızımın okulu, çevre, yaşam standartları, araba, gelecek ve bu ülkedeki durumum diyebiliriz.

Bunların detayları ve parasal yansımalarını proje aşamasında anlatacağım. Şimdilik işin para kısmına girmeyeceğim. Sadece kafamdan geçenleri ve zamanlamalarını ortaya koyacağım.

Önce nasıl gitmeyi planladığımdan başlayalım. Benim gibi bir Türk için İngiltere'ye gitmenin birkaç yolu var.

Ya orada bir iş için kabul edilmiş bir başvurunuz olacak ki bu konu oldukça karışık gözüktü bana. Sizi kabul eden şirketin sizin niteliklerinizde bir elemanı orada bulamadığını ispat etmesi gerektiği gibi bir şart var. Uzun ve çetrefilli bir hikaye.

Bir diğer seçenek uluslararası bir firmada olup firma içi transfer ile gitmek. Bu aslında şimdiki durumumda teorik olarak mümkün duruyordu ama pratikte gerçekleşmesi oldukça zor. Evet uluslararası bir firmadayım ve bu firmanın İngilterede merkezi var. Fakat yönetim bu konuda çalkantılı ve bana bu iyiliği geçmeyeceğine eminim.

En sağlam seçenek sadece Türklere özel olan Ankara Anlaşması olarak bilinen anlaşmayı kullanarak gitmek. Bu seçenek ile kendi işini yapmak şartı ile Türk girişimciler yatırdıkları para veya çalıştıracakları eleman göz önünde bulundurulmaksızın İngiltere'ye aileleri ile gidip yerleşebiliyor ve kendi işinde çalışabiliyor. Yalnız bu anlaşma ile gidip başkasının yanında ücretli çalışma şansı yok. 4. senede süresiz oturma ve çalışma izni 5. senede vatandaşlığa başvuru imkanı var. Oldukça güzel şartlar değil mi?

Ben de Ankara anlaşması ile gitmeye karar verdim. Zaten bu saatten sonra başkasının yanında çalışmak çok kolay değil. Ama bu sefer de tamamen yabancı bu ortamda kendi işini ayakta tutmak nasıl mümkün olacak diye düşünmeye başladım. Ankara anlaşmasına başvuruda bulunurken (Bu arada resmi adıyla ECAA vizesi) istenen bilgiler arasında bir iş planı var. Bu planı hazırlamaya yardımcı olacak bir program indirdim internetten Palo Alto Software'in Business Plan Pro yazılımı oldukça iyi. Ancak işin mali tablosuna geldiğinizde bir gol yememek için danışman şirket veya avukatlardan hizmet almakta fayda var. Bu hizmet'in ücreti kapsamına ve alacağınız yere göre £500 ile £1500 arasında değişiyor. Gerçekleşme safhasında benim seçimimi ve neden seçtiğimi sizinle paylaşacağım.

Kısaca Business Plan'dan bahsedersek yapılması düşünülen iş hakkında şu detayları içeren bir tür fizibilite analizi aslında : işin tanımı, neden insanların sizi tercih edeceğinin detayları, pazar ve rekabet şartları, işi kurmak ve yapmak için ihtiyaçlarınız (yer, ekipman, eleman vb), para ihtiyacı, ürün fiyatlandırmanız, yapmayı düşündüğünüz kar, hangi tip şirket yapısında olacağınız, varsa ortaklarınız vb.

Geldik ikinci kritere; İŞ

Yapabileceklerimi daha önceki bir yazımda yazmıştım. Bu doğrultuda kapsamı Bilgisayar yazılımları, paket programlar, Web siteleri, entegrasyon, danışmanlık ve yönetim olan bir şirket açmayı planladım.

Daha önce kendi işimi yaptığım için en azından nasıl hayatta kalınması gerektiğini biliyorum az çok. Uzun vadeli ürünler ile ana hedefe giderken kısa vadeli çabuk paraya dönüşen işlerle günü geçirmek gerekiyor. Bu kapsamda daha önce girmiş olduğum lojistik yazılımları konusunda multi language bir yazılım çıkartıp paketleyerek Dünyanın her yerindeki lojistikçilere bir çözüm önereceğim. Ama basit web siteleri ile de kiramı günlük ihtiyaçlarımı çıkartacağım. Bu arada basit web sitelerinin pazarının çok büyük olma ihtimalinin düşük olduğunu biliyorum. En azından pazar büyük bile olsa çok fazla rekabet var. Bu sebeple Entegre web siteleri ve kompleks web siteleri yaparak farklılaşmaya çalışacağım. Tecrübelerime göre birkaç tane referans iş yapabilirsem gerisi geliyor. Kafamdaki konu önce Türk'lerin iş yerlerine ucuz fakat güzel işler yapmak. Umarım bu konuda yardımcı olurlar bana.Gitmeden önce sektörel dağılım, hangi konularda iş kolları nasıl gibi birçok konuda bilgi sahibi olmakta fayda var. uzun araştırmalar sonunda COBRA denen dokümanın bana istediklerimi verebileceğini buldum. Yalnız bu adı olan kendisi olmayan dokümana ulaşmak bayağı bir uğraştırdı beni. Önce Manchester Library'e online üye oldum. Sonra üyelik numarası ile http://askaboutbiz.cobwebinfo.com adresinden login olup dokümana eriştim. İlgilendiğim sektör ve detaylar konusunda çok güzel bilgiler barındırıyor. İngiltere'de herhangi bir iş yapılacaksa bu dokümanlar mutlaka okunmalı. Okumaya www.askaboutbiz.com adresinden de başlayabilirsiniz.

Sonra konaklama konusu geliyor. Bir daire veya ev kiralayarak bu sorunu çözeceğim. Proje aşamasında işin mali boyutunu anlatırken göreceksiniz ki yaptığım araştırmalara göre sadece kira ile çıkılamıyor işin içinden Belediye vergisi, BBC vergisi, Isınma, Komünikasyon falan derken rakam tırmanıveriyor. Bir de benim gibi ben geldim kiralık ev nerede ile çözülemediğini okuyorum bu işlerin. Okuduğuma göre banka hesabın yoksa ev kiralayamıyorsun, ev kiralamadıysan banka hesabı açamıyorsun. Bu aşamada bir garantör gerekebiliyormuş. Baldızım, bacanağım ve Kuzenim İngiltere'de yaşadıkları için onlardan bu konuda bir yardım isteyeceğim.

Konaklamayı da halledince sağlık konusu geliyor. Türkiye'de 23 yıldır SSK ve Bağkur kapsamında resmi olarak sigortalı oldum, Bazen özel sağlık sigortası kapsamına girdim çıktım. Orada ise bu vizeyi alınca National Insurance denen sağlık şemsiyesi altına giriliyor. Bizdeki gibi işlemiyor ama sonuçta bir şekilde ailecek giriyorsunuz bu şemsiyeye. Sadece vize alındıktan sonra numara almak için telefon açmak gerekiyormuş. (bunun düşünecek bir tarafı kalmadı)

Aile konusunda da düşünülecek birşey yok. Ankara anlaşması ile gidenler eşlerini ve 18 yaşından küçük çocuklarını yanlarında götürebiliyorlar. Hem de eş veya çocuklar benim gibi illa kendi işi ile uğraşmak zorunda da değiller. Başkasının yanında çalışmaya da hak kazanıyorlar. Eğer çocuk okul yaşındaysa eğitim konusunda İngiliz çocuklarının haklarına sahip olabiliyor. Bunun düşünülecek tarafı işin resmi boyutu değil ailemin oraya uyum süreci. Kızım burada 3-5 kelime ingilizce parçalıyor ama orada okula başlayacak, eşim konuşulanları bazen anlayabiliyor ama orada direk kendisini konuşmak zorunda bulacak. Bu konularda düşünmüyor değilim. Başka ailelerin çocuklarında bu durumun aşılma sürecini merak ettim ve aldığım duyumlar en çabuk çocukların adapte olduğu yönünde. 3-4 hafta içinde hızla adapte olduğunu söylediler. Kızımın adaptasyonu ve okulu biraz da yaşayıp göreceğimiz bir soru. Bu deneyimimi de yaşadıkça sizinle paylaşacağım.

Şimdi gelelim çevre ve yaşam standartlarına. İlk 1-2 sene için zor geçeceğini çok iyi biliyorum. Bence bu konuda çevrede yaşayan Türkler ilk etapta can simitlerimiz olacaktır. Ancak sadece Türk'lerden oluşan bir çevre olmamasına özen göstermeyi düşünüyorum. Mümkün olduğunca İngiliz bir çevre edinebilirsem daha hızlı adapte olabiliriz. Dolayısıyla sosyal etkinliklere kaynamamız gerekiyor. Ben hobilerimden fotoğraf ile bir miktar bunu başarabilirim. Eşim de belki yemek ve tatlı ile bir şeyler yapabilir. Ona bir site açacağım yaptığı tatlı ve yemekleri anlatan ve bir de sipariş bölümü olacak yakın çevreye dağıtım yapabilecek.

Türkiye'de iyi kötü bir yaşam standardımız var. En azından kendi evimiz ve arabamız var. (Arabayı sattım ama şirket arabası falan derken yokluğunu hiç hissetmedik.) Orada bu standartlara ulaşmak kolay değil. Ancak mesela ayağımızı yerden kesecek ikinci el bir araba almak o kadar da zor gözükmüyor. Ehliyetlerimiz 1 sene geçerli sonra orada sınava girip İngiliz ehliyeti almamız gerekiyor. İstanbul'da kullanan bir şöförün orada zorlanmayacağını düşünüyorum. Belki 1 sene sonra buradaki evi boşaltıp kiraya verebilirsek en azından oradaki kiranın bir miktarını karşılar ve bizi daha da rahatlatır. Ama eşimi direk giderken kiraya vermek konusunda ikna edemedim. Gemileri ben daha kolay yakıyorum galiba.

Gelecek için planlarıma gelince. Türkiye'de 23 yıllık sigortalıyım. Yani Ben aslında yaş bekliyor durumundayım 50 yaşında emekli olacağım. Prim gün sayım falan doldu da geçti bile. Orada da 30 senede emekli olunuyormuş (ki 70 yaşına kadar yaşar mıyız bilinmez.) Pek birşey kaybetmiş olmayacağım. Hiç birşey olmazsa Türkiye'de emekli olmam garanti.

Son olarak da Türkiye'nin içinde bulunduğu ortam, hükümet, zihniyet düşünüldüğünde en önemli faktör olan Kızıma alternatif bir hayat sunabilmem diğer tüm faktörleri olumluya çevirmeye yetiyor.

Hayatımda öyle bir değişiklik yapmaya hazırlanıyorum ki trafik bile tersten akacak.

21 Eylül 2010 Salı

Hayal

Bu kadar teknik arka plandan sonra şimdi gelelim hayalden plana geçiş safhasına. Hala neyin hayal neyin plan olduğundan bahsetmediğimi biliyorum. Hayal, yurt dışında yaşamaya başlamak. Eğrisini doğrusunu hesaplayıp doğru mu yanlış mı yapıyorum diye incelerken göz önünde bulundurduğum birçok kriter var. Bu kriterleri plan aşamasında anlatmaya çalışacağım ama şimdilik sadece neler istediğim neden bu yola düştüğümden bahsedeceğim.

Öncelikle İstanbul'dan sıkıldım. Her gün 3-4 saat yolda geçirmekten ömrümün çalınmasından, En güzel şehirde yaşayıp hiç bir nimetinden faydalanamamaktan sıkıldım. İş hayatımdan sıkıldım deli gibi bir sürü projenin içinde koşturmak ve değerinin verilmemesinden, entrikalar, hırslar ve yarını bilememekten yoruldum. Anlaşılmamaktan sıkıldım, çevremde, ailemde, etrafımda bulunan herkesin her kararım hakkında yorum yapması herkesin herşeyi çok iyi bilmesinden sıkıldım.

Hayatında klavyeye dokunmadan kırk yıllık bilgi işlemci gibi ahkam kesen ev hanımları mı istersiniz, kendini tıp aleminin tartışılmaz otoritesi olarak görenler mi istersiniz, bizi yüzlük dolarlarla sigara yakacak kadar zengin görüp önerilerde bulunanlar mı. Artık IQ'su bana 100 puan bile yaklaşamayan insanların fikirleri beni çıldırtıyor.

Hergün karşılaştığım insanların saygısız, bencil tavırlarından bıktım. Hatta en son arayoldan anayola tersten geri geri girip refüjün üzerinden atlayarak diğer şeride geçmeye kalkan üzerinde grayder yüklü TIR şöförüne "ne yapıyorsun" dediğimde "bu araç bu memleketin aracı değil mi" diye cevap da aldım ya, ne diyeyim ki artık.

Benim işim hallolsun gerisi umurumda değil yaklaşımı iliklerine işledi memleketin. Her gün bunlarla karşılaştıkça sinirden baş ağrısı ile geçmeyen günüm kalmadı.

Kızıma bir yarın verebileceğinden şüpheli olduğum bu ülke beni hem sıkıyor hem delirtiyor. Bu yüzden artık bu ülkeden gitmek lazım. Ben de bu gitme hayalini artık gerçeğe çevirmeye karar verdim. İnsanların birbirine saygılı olduğu, kanun ve düzenin istisnalarının olmadığı, insanların eşit olduğu, şeffaf, doğru, nizami, rüşvetsiz, kayırmasız, kuyruklarına kaynak yapılmayan, ihalelerine fesat sokulmayan, çalışanın kazanabileceği, görevlerin suistimal edilmediği bir ülkeye yerleşmeyi hayal ediyorum. Sadece hayal de etmiyorum bir de bunun peşinden gidiyorum işte.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Neler bilir neler yapabilirim.

Bu yazımda kişisel olarak hangi konuları ne kadar yapabileceğimi anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle bilgisayar programcısıyım. ki windows ve web tabanlı tüm projeleri gerçekleştirebilirim. .NET Framework, Visual basic, asp, javascript, XML, veri tabanları ve SQL socket programlama, server yazılımları (exchange, IIS, FTP server, Mail server vb) Office programları (ileri seviyede), işletim sistemleri ve Internet gibi konularda oldukça tecrübeliyim. Veri entegrasyonları, veri transferleri, iletişim gibi konularda tecrübem vardır. Dolayısıyla web veya windows ortamlarında rahatlıkla proje geliştirebilirim.

Otel ve Restoran işletmeciliği konusunu iyi bilirim. üzerinden uzun zaman geçmiş olsa da toplam 8 sene okul ve iki sene okul sonrası çalışma olmak üzere 10 senelik tecrübem var.

Bu anlattıklarım en iyi yapabileceğim işler ama bunların yanısıra sistem analizi yapmaktan ve ISO ile ilgili çalışmalarımdan gelen bir tecrübe ile hemen her konuyu çok hızlı öğrenip uygulamaya geçirebilirim.

Yani yapacağım işin çerçevesi aslında geniş. Ancak ilginç bir durum olarak elimde diplomam olan konu ile daha az haşır neşir olmuşum ama asıl mesleğim olan programcılıkta bırakın diplomayı sertifikam bile yok.

Türkiye'de uluslararası firmalarda Bilgi Teknolojileri Müdürlüğü de yaptım kendi işimi de yaptım. Kendi işimi yaparken sıkıştığım noktalarda web sitesi işleri yapıyordum. Bilhassa kompleks veya entegre web siteleri konusunda 80 sitelik bir tecrübe birikimim var. Intranet ve kurum içi portal dizaynları yaptım ve windows altında geliştirdiğim yarı paket programlar vardı. Kendi işimi kapattığımda ciddi bir referans sahibi bir şirket haline gelmiştim ancak düzenli gelir kalemlerindeki aylık bakım ücretleri, hosting ücretleri kriz yüzünden işi döndüremeyecek boyuta düşünce bırakmak zorunda kalmıştım.


Bu durumun neler sağlayacağını proje ve hayata geçme safhalarında göreceğiz.

Değişimin Gücü

Merhabalar,
40. yaş günüm yaklaşırken, hayatıma göz atmak ve kararlarımdan, hayatımdan, geçmişimden ve geleceğimden memnuniyetimi sorgulamak ve muhasebemi çıkarmak isterken vardığım sonuçlar beni memnun etmedi. Son dönemeçlere yaklaşmadan düzeltebildiğim kadarını düzeltmek, en olmadı yolunda ölmek istedim. Yolunda ölmek eski bir hikayedir aslında bilmeyenler için kısaca karıncanın biri hacca gitmeye karar verir herkes dalga geçer ömrün yetmez diye, karınca da "Hac'ca gidemesem de en azından yolunda ölürüm" der. Ben de o hesap en azından hayatımda memnun olmadığım şeyleri biraz olsun düzeltmek adına ne zamandır kafamda olur mu olmaz mı diye tarttığım bir konuyu mercek altına alıp, hayal'den plana, plandan projeye, projeden gerçeğe dönüştürme maceramı internette paylaşmak istiyorum.Belki bu yoldan ilerleyecekler için ışık tutar.

Ben lise ve üniversite eğitimimi Turizm ve Otelcilik üzerine tamamladıktan sonra 1 sene kadar bu meslekte çalışıp kariyer değişikliği ile Bilgi Teknolojileri konusunda bilgisayar programcısı olmuş, BT konusunda 16 seneyi devirmiş bunun 11 senesinde yöneticilik ve kendi işini yapmış, evli, bir çocuklu (kız), İstanbul'da oturup, çalışan bir erkeğim. Mesleki anlamda Türkiye'de yazılım şirketi kurmak ve 7 sene yürütmek gibi bir tecrübem var. Yani kariyer olarak gelinebilecek noktalara geldim.

1987'den beri SSK'lı ve Bağkur'lu olarak prim günüm dolalı da çok oldu yaş bekliyorum emekli olmak için. Bunları anlatıyorum ki karar aşamamda etken olabilecek tüm detayları bilin.

Kızım 5 yaşını doldurdu 6 yaşının içinde. Seneye Türkiye'de ilkokula başlaması gerekiyor. Daha doğmadan önceden beri annesiyle İstanbul'da bir okulda olmasını istemedik. Bir köye yerleşmek vardı hayallerimizde ancak sol beyinciğinin gelişmeden doğması ve bunun için 9 aylıktan beri fizik tedavi, göz ameliyatları, sağlık kontrolleri vb birçok etmen yüzünden hiç bir zaman bir köye yerleşemedik. Buralara akan paralar yüzünden yerimizden de kıpırdayamadık.
Katettiğimiz mesafe ve kızımdaki gelişimler tüm bunlara değdi doğrusu. Ancak bu süreç içinde çok yıprandık. Bir yandan kızımızla uğraştık, bir yandan devletle ve protokollerle. bunlar apayrı bir blog konusu aslında. Ama konudan kopmayalım şimdi.

Kendi işimi yaparken şimdiki iktidar göreve geldi ve ilginçtir zamanla çevresindeki camiaya mensup olanlar benim mesleğimde de ortaya çıkıp hiç yoktan var ettiğim işleri, verdiğim tekliflerin üzerinde fiyatlar vererek siyasi gücü kullanarak almaya başladılar.
Yaptığım işlere projelere sekteler gelmeye başladı. krizin de baş göstermesiyle bir miktar borçla şirketimi kapatmak zorunda kaldım. Tekrar bilgi teknolojileri müdürü olarak zar zor bir işe girdim ama tabi ki düşük ücrete evet demek zorunda kalarak.

Şimdi bu durumlar içinde düşünmeye başladığım süreçte neleri düşündüğümü, nasıl düşündüğümü hatasıyla doğrusuyla nasıl ve hangi kararlar verdiğimi aşama aşama anlatmaya başlayacağım. Mümkün olduğunca sık değişimin tamamlanacağı aşağı yukarı 5-6 senelik süreci sizlerle paylaşacağım.

Lise ve üniversite zamanlarımda her zaman hayatımı düşünürken  başka şeyler hayal ettim. Kabukları kırmak adına çok şey yaptım ancak aile insanın üzerinde bilinçaltı seviyesinde öyle şeylere imza atıyor ki ben bile tamamını kıramadım. Mecburen hayatımı o dönemlerdeki hayallerimden farklı kurguladım. Şartlar da öyle gelişince yapacak birşey kalmadı. Yine de istediğim mesleği yapmayı başardım. Mesleki açıdan iyi noktalara geldim. Hatta toplumun değer yargıları açısından baktığınızda para hariç herşey mükemmel hale bile geldi denebilir. Para benim kafaya çok taktığım birşey değil aslında ancak borç içine girdiniz mi işin rengi değişiyor. O zaman mecburen takıyor insan.

Sokaklarda sabah işe giderken gördüğüm bezgin takım elbiseli güruhun içinde buldum kendimi. Ailede işlenen sorumluluk bilinci, kendimi de bir zamanlar acıyarak baktığım bu güruhun içinde bulmamı sağladı. Sonra, geldik gidiyoruz ama tarihten silinmeden önce bir dönem olsun kendim için birşeyler yapayım dedim. Çünkü her zaman kitaplar aldım, "emekli olunca okurum artık" diye ayırdım kimisini. Ney aldım, öğrenmeye başladım ilerletecekken, zamansızlıktan ileri tarihlere erteledim. Bir çok şeyi erteledim ve ertelenen zamanlar yaklaştıkça da sıkıntı bastı. Çevremdeki insanlar rahatsız etmeye başladı sonra beni. Ne söylesem anlamadılar, ters anladılar, söylediklerimi söylenmemesi gereken insanlara anlattılar, Ben de daha az şey söylemeye başladım zaman içinde. Bir gün baktım kimseye birşey söylemiyorum.

Bu duygular içinde kendi beynimde kendimi yemeye başlayınca çıkış yolları aramaya başladım bir müddet önce. İlk başlarda çevreyi değiştirmeyi denedim, sonra şehiri değiştirmeyi, sonra da ülkeyi değiştirmeyi. Baktım değişmiyor hiç birşey o zaman hepsini terk etmeyi sadece yanıma eşimi ve kızımı alıp gitmeyi düşünmeye başladım. Aman annemler torununu göremeyecek, aman gidersek üzülecekler derken bugüne kadar geldim. Bu saatten sonra kim ne yaparsa yapsın pek umurumda değil. Ben tükendim çünkü.

Yaşadığım ülke için birşeyler yapmayı denedim, çelme takan çok oldu, neredeyse cezalandırılıyordum bile. Bu ülkede çocukların kendi kararlarını verecek kadar eğitilmesi, okuması, öğrenmesi ve sürüden biri olmaması için yaptığım işler yüzünden başım belaya giriyordu.

Biraz da yenilmişlik duygusu ile kızımın geleceğinde ona seçenek verebilmek adına, ona güzel bir gelecek verebilmek adına son bir senedir ciddi ciddi düşündüğüm kurguladığım bir değişime karar verdim. Karar vermek yapmanın yarısıdır derler ya, gerçekten öyle. Şimdi bu kararımı uygulamaya geçiriyorum ve bu dönemeci dünya ile paylaşmak, benim durumumda olan veya alternatif arayanlara tecrübelerimi aktarmak istedim.  Bu günlük değişimi, öncesini, sonrasını anlatmak için yazılıyor. Bir de tabi anlatacak ve beni anlayacak adam bulamamamdan.