Gecen pazar gunu is degistirme arifesinde biraz degisiklik olur diye yakinlarda biryerleri gezelim dedik. Daha once icinden soyle bir gecip gittigimiz Buxton'a daha detayli bir sans vermenin tam zamani diye dusunerek Baldizim ve yegenlerimizi de alip 3 cocuk 3 yetiskin yola koyulduk.
Buxton adini ingiltere'yi ziyaret etmis hemen herkes hatirlayacaktir. Buradaki en yaygin sise su markasi diyebiliriz.
Manchester'e 45 dakika mesafede olan buxton'a otoban ile ulasilmiyor. Yani dag yollarini tercih etmek zorundaydik. Fena da olmadi.
Tepelerden gecerken cok olmasada karlarin goruntusu guzeldi.
Sehrin icine girince sirin tatli bir mimari karsiliyor insani.
Gitmeden once internetten kisa bir arastirma yapmistim Kis nedeniyle bazi yerlerin kapali oldugunu veya coluk cocukla tepelere karli yollardan tirmanmanin zor olacagini hesaplayarak bir plan hazirlamistim. Dolayisiyla Solomon Temple denen tepe noktasini bu seferlik pas gecmeye onun yerine magaralari gezmeye karar vermistim.
En azindan kar da yagsa yagmur da yagsa magaranin ici bir bakima cocuklari ve bizi yagistan korur diye dusundum.
Dolayisiyla ilk duragimiz Poole's Cavern oldu. Giriste normalde bir aile bir yetiskin bir cocuk toplam £39.50 odememiz gerekirken gisedeki vatandasla ortamin sakinliginden istifade biraz sohbet edip 1 aile bileti ile yani £25 odeyerek iceri girdik. Once hediyelik esya satilan ve kucuk bir cafe'si olan bir yere giriyorsunuz. 15-20 dakika icinde bir rehber gelip birikenleri alip tura basliyor. Rehberlik giris fiyatina dahil ve zaten onsuz gezmek imkansiz. cunku iceride isiklar kapali ve adam gecerken aciyor.
Iceride renkli isiklarla falan bir ambiyans yapilmis. Zemininden bir yeralti nehri gecen sarkit ve dikitlerin oldugu bir magara burasi.
Yaz kis icerideki hava sicakligi 7 dereceymis yani bu soguk kis gununde aslinda disariya gore daha sicakti.
Sarkitlar ve akarsular iyidi de dikitlere gelince turdakileri bir gulme tuttu. (Bakiniz yandaki dikit resmi.) Emin olun bu konuda yapilmasi muhtemel utun sakalar yapildi.
Sonrasinda rehber magaranin en dibine kadar gidip isiklari tamamen kapatarak aslinda icerisinin ne kadar karanlik oldugu ve Victoria zamaninda rehberlerin buraya geldiginde elindeki mum yanlislikla sonerse ziyaretcilerin nasil bir ortam yasadiklarini anlatti
Turda bir tek bende tripod oldugu icin uzun pozlamali fotograflar cekebildim. Gitmeden once neyle karsilasacagini arastirirsan hazirlikli oluyorsun iste.
Sonra turumuz bitti ve tekrar disaridaki karli soguk havaya maruz kaldik. Arabaya atlayip sehir merkezine dogru Pavillion denen noktaya dogru hareket ettik. O esnada gectigimiz parktaki yapay gol (yani sanirim yapay) ve ordeklerin fotograflarini cekerek Pavillion'a ulastik.
Neyse arabayi park edip 2 saatlik ucretini odedikten sonra Pavilion'a girdik. Hemen sol tarafta antika sergisi vardi. Tam olarak sergi de degil. Ingiltere'de kulturun bir parcasi da pazar gunleri bir yerlerde antika satislarinin yapilmasi sonucta. Simdiye kadar onlarca defa rastladigim icin aliskin sayilirim.
Adambasi 2 pound olan giris ucretini odeyerek tek basima girdim. Cunku neredeyse diger herkes tuvalete gormisti.
Cok hos parcalar vardi. Bence gorulmeye deger. Ingilizlerin yakin tarihteki yasaminin ipuclari bu antika sergilerinde gizli. Nelere onem vermisler neyi nasil yapmislar cok net olarak gozlemleyebiliyorsunuz. Bir cesit etnografya muzesi gibi. Sergiden sonra ben binalarin birbirine bagli oldugunu farkettim esim ve cocuklar farkedememis. Onlar disaridan ben iceriden binanin sonuna kadar gittik. Tabi bu esnada onlar bir resim sergisi bir botanik bahcesi gezme firsatini kacirdilar. :))
En uctan ciktigimizda tam karsimiza bir pub geldi. Disaridan cok temiz ve nezih bir yere benziyordu. Hemen girdik ve hakli da ciktik. Cok temiz ve duzgun bir yerdi. Yemeklerimizi yiyip biramizi da ictikten sonra Cocuklara kacirdiklari botanik bahcesini anlattim. Bu sefer ciktigimiz kapidan girip gecmek uzere pubdan ayrildik.
Geri donus yolunda araba ile kisa bir sehir turu atip bugunu bitirdik. Guzel bir pazar gunuydu. Hem cok yakin hem uzak hissi yasatti.
Bir sonraki yazida gorusene kadar hoscakalin.
Buxton adini ingiltere'yi ziyaret etmis hemen herkes hatirlayacaktir. Buradaki en yaygin sise su markasi diyebiliriz.
Manchester'e 45 dakika mesafede olan buxton'a otoban ile ulasilmiyor. Yani dag yollarini tercih etmek zorundaydik. Fena da olmadi.
Tepelerden gecerken cok olmasada karlarin goruntusu guzeldi.
Sehrin icine girince sirin tatli bir mimari karsiliyor insani.
Gitmeden once internetten kisa bir arastirma yapmistim Kis nedeniyle bazi yerlerin kapali oldugunu veya coluk cocukla tepelere karli yollardan tirmanmanin zor olacagini hesaplayarak bir plan hazirlamistim. Dolayisiyla Solomon Temple denen tepe noktasini bu seferlik pas gecmeye onun yerine magaralari gezmeye karar vermistim.
En azindan kar da yagsa yagmur da yagsa magaranin ici bir bakima cocuklari ve bizi yagistan korur diye dusundum.
Poole's Cavern
Poole's Cavern |
Iceride renkli isiklarla falan bir ambiyans yapilmis. Zemininden bir yeralti nehri gecen sarkit ve dikitlerin oldugu bir magara burasi.
Yaz kis icerideki hava sicakligi 7 dereceymis yani bu soguk kis gununde aslinda disariya gore daha sicakti.
Sarkitlar ve akarsular iyidi de dikitlere gelince turdakileri bir gulme tuttu. (Bakiniz yandaki dikit resmi.) Emin olun bu konuda yapilmasi muhtemel utun sakalar yapildi.
Magaradaki Dikitler |
Sonrasinda rehber magaranin en dibine kadar gidip isiklari tamamen kapatarak aslinda icerisinin ne kadar karanlik oldugu ve Victoria zamaninda rehberlerin buraya geldiginde elindeki mum yanlislikla sonerse ziyaretcilerin nasil bir ortam yasadiklarini anlatti
Turda bir tek bende tripod oldugu icin uzun pozlamali fotograflar cekebildim. Gitmeden once neyle karsilasacagini arastirirsan hazirlikli oluyorsun iste.
Magaranin en dip noktasi |
Magaradan cikiyoruz |
Sonra turumuz bitti ve tekrar disaridaki karli soguk havaya maruz kaldik. Arabaya atlayip sehir merkezine dogru Pavillion denen noktaya dogru hareket ettik. O esnada gectigimiz parktaki yapay gol (yani sanirim yapay) ve ordeklerin fotograflarini cekerek Pavillion'a ulastik.
Pavilion
Yine gitmeden once burada ucretsiz gezilebilen bir sergi oldguunu okumustum ama acikcasi antika sergisi yazmiyordu ve biraz da supriz oldu.Sanirim yapay olan gol |
Goldeki ordekler |
Adambasi 2 pound olan giris ucretini odeyerek tek basima girdim. Cunku neredeyse diger herkes tuvalete gormisti.
Cok hos parcalar vardi. Bence gorulmeye deger. Ingilizlerin yakin tarihteki yasaminin ipuclari bu antika sergilerinde gizli. Nelere onem vermisler neyi nasil yapmislar cok net olarak gozlemleyebiliyorsunuz. Bir cesit etnografya muzesi gibi. Sergiden sonra ben binalarin birbirine bagli oldugunu farkettim esim ve cocuklar farkedememis. Onlar disaridan ben iceriden binanin sonuna kadar gittik. Tabi bu esnada onlar bir resim sergisi bir botanik bahcesi gezme firsatini kacirdilar. :))
En uctan ciktigimizda tam karsimiza bir pub geldi. Disaridan cok temiz ve nezih bir yere benziyordu. Hemen girdik ve hakli da ciktik. Cok temiz ve duzgun bir yerdi. Yemeklerimizi yiyip biramizi da ictikten sonra Cocuklara kacirdiklari botanik bahcesini anlattim. Bu sefer ciktigimiz kapidan girip gecmek uzere pubdan ayrildik.
Pub |
Bir sonraki yazida gorusene kadar hoscakalin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder