Ertesi gun havanin durumuna gore ya doga turu ya sehir turu olan bir donus rotasi cizecektim.
Fairholmes'a kadar dar ve aslinda trafikli bir yoldan ama cok guzel manzaralarin icinden gecerek ulastik. Bu arada navigasyonun posta kodu (S33 0AQ) ile gosterdigi yer aslinda golun diger tarafi. Yani Manchester tarafindan giderken ana yol uzerinde kopruyu gecmeden onceki sola sapmak gerekiyormus. Halbuki navigasyon gectikten sonraki sola sapmami istiyordu.
Burada bisiklet kiralayabilir veya direk yesilin ve doganin icinde bir yuruyuse baslayabilirsiniz. Gercekten cok dinlendirici ve guzel bir alan. Barajin iki kulesinden yani iki yakasindan hangisine gitmek istiyorsaniz oklarda o tarafi takip etmeniz gerekiyor. Barajin yanindan ister patikayla ister merdivenle barajin ustune tirmanmak mumkun.
Kalabaligi izlemeniz yeterli ama yine de kaybolmayalim diyorsaniz S1 1RG posta koduna bakin. Belki siz de boyle bir festivale rastlarsiniz.
Gezmeler tozmalar bitip yorulmaya baslayinca Rotherham'a dogru yola ciktik. Aslinda neredeyse sehir icinden hic cikmadan baska bir semte gecer gibi Rotherham'a ulastik ve otele yerlestik.
Otel The Welcome Inn adinda bir yerdi ancak daha ilk dakikadan hayal kirikligi yaratti. Once cocuklarin hafta sonu saat 2 den sonra havuza giremeyecegini soylediler. Sonra aslinda havuzun otele ait olmadigi ve yan binadaki saglik merkezinin havuzu oldugu ortaya cikti arkasindan parali oldugunu ogrendik odaya girdigimde o yorgunlukla bir kahve icip sakinleseyim derken bir de kettledaki suyun pas parcalari ile dolu oldugunu gorunce biraz delirmis olabilirim.
Herseye ragmen sakin kalip ertesi gunu sabahtan havuza gitmek icin kizimi ikna ettik. Bu ikna, ayni merkezde bir bowling maci ile mumkun oldu. Neyse ama en azindan beraber birseyler yapmis olmanin keyfi yeter dedik.
Ertesi sabah havuz alisik oldugumuz uzere yine kendi anayasasi ile karsiladi bizi. Atlanmaz, ziplanmaz, dalinmaz, bagirilmaz, hot tube'a cocuklar giremez, kosamaz, su olursa cikilir bu olursa girilmez vs vs .. Havuzun her tarafina da kamera yerlestirmisler. Kimse olmasa bile bunlardan birini yapsaniz hemen resepsiyondaki kadin geliveriyor uyarmaya. Onun gelmesine gerek bile kalmadan iceridekilerden biri mutlaka sizi uyariyor zaten. Bu Ingilizlerin hasta oldugum yani da bu. Bir kural yaz birak, kim var kim yoksa o kurali uygulamak icin aslan kesilsin. Hep diyorum Canakkale'deki savunma sirasinda bunlari aslinda yakindan tanisaydik belki sahile bir tabela koymak yeterli olacakti. "Sahile cikartma yapmak yasaktir" bitti gitti .. hayatta cikmazlardi sahile.
Neyse havuzdan cikip, resepsiyonistle kavgamizi ettikten sonra Huddersfield uzerinden eve donus yoluna gectik. Plan aslinda bir pub'da "Sunday Lunch" almakti ama oyle temiz bir pub'a rastlayamadik ve acliktan cok da arayacak halde degildik. Klasik bir Nando's gorduk dalalim vakasi daha yasadik. Karnimiz doyduktan sonra garson kiza neresi gezilir burada dedik ve kiz Tren istasyonumuz guzeldir dedi ama ikinci bir yer daha aklina gelmeyince "zaten oradan da trene binip gorulmeye deger biryere gidersiniz" diyerek bagladi.
Hakikaten hic bir ozelligi olmayan soguk bir yerdi Huddersfield. Biraz sehrin icinde dolanip tabiri caizse Manchester'a kactik.